Apple Studio Display İncelemesi

Pandemi ile beraber evden çalışmaya başladık ve önceleri ofisten edindiğim bir HP monitörü uzun süre kullandık. Web kamerası, hoparlör ve mikrofon çözümü bulunmadığı için Beste ile beraber yaşamaya başladığımız zaman bu ekran bizim işimize yaramamaya başladı. Mikrofon ve hoparlör çözümü Airpods ile giderilse de Beste görüşmelerinde çoğunlukla kamera açıyor ve ekranın üzerine Fujifilm kameralarımızdan birisini web kamerası olarak koymak çok da estetik gelmiyordu.

Evimizin küçük olması ve ikinci bir çalışma masası ortamı yaratamayacağımız için düşündüğümüz tüm çözümler ikimiz için de optimum faydayı sağlayabilecek şekilde olmalıydı.

Satın alma kararının en başında web kamerası, mikrofon ve hoparlör barındıran modeller arasında seçim yapmaya karar verdik. Böylece bilgisayarları bir istasyona koyacak, tek kablo ile görüntü aktarımı ve şarj derdini çözecek, bluetooth klavye mouse ikilisi ile de en az kablo ile en temiz görüntüyü sağlayacaktık.

Radarıma giren ilk model Samsung’un M8 serisi 32 inch 4K çözünürlüklü monitörü oldu. Bu monitörde çeşitli problemler yaşadık ve iade etmek durumunda kaldık. (Meraklısı için Amazon’da yazdığım kullanıcı yorumu için tıklayın) Sonrasında Dell marka bir 27 inch model denedik ve memnun kalmadığımız için en sonunda Apple Studio Display satın aldık.

Apple, Studio Display (27 inch – 5K çözünürlük) ve Pro Display XDR (32 inch – 6K çözünürlük) isminde iki farklı ekran modeline sahip. Studio Display dahili bir web kamerası, mikrofon ve güçlü hoparlörlere sahipken Pro Display XDR’da bunlar mevcut değil.

kaynak: apple

27 inch – 5K çözünürlüklü Studio Display, 12 MP geniş açıya sahip kameraya, uzamsal ses teknolojisini destekleyen altı hoparlöre ve üç mikrofona sahip. 600 nit parlaklığa kadar çıkan ekranı P3 renk yelpazesini kapsıyor ve 1 milyar rengi destekliyor. Ekran içerisinde A13 çipi barındırıyor, böylece kamerada görüntüde sizi ortalayan Ana Sahne, seste çevresel etki yaratan Uzamsal Ses ve “Hey Siri” desteği bulunuyor.

Arka tarafında 1 adet Thunderbolt, 3 adet USB-C çıkışı yer alıyor. Thunderbolt portu sayesinde kutu içerisinden gelen kablo ile hem şarj hem de görüntü aktarımı yapabiliyorsunuz. Üstelik bu kablo 14 inch Macbook Pro’yu hızlı şarj edebiliyor. Ekranın güç kablosu sabit, iMac modelleri gibi manyetik bir seçim yapılmamış. Bu bir eksi olabilir ancak ekranın yerini kaç kere değiştiriyoruz ki?

Üç farklı ayak tipi ile geliyor ve bunların değişimi mümkün değil. Bu, klasik bir Apple yaklaşımı ancak rakiplerini inceleyip az biraz tecrübe edinen çoğu kişi buna katılacaktır, ürünün kutusunu açtığınız andan kullanmaya başladığınız ana kadar bu ekrana rakip olabilecek bir çözümün henüz olmadığını anlamak çok uzun sürmüyor.

Biz tercihimizi eğim ayarlı stanttan yana kullandık. Henüz yükseklik ayarlı olmaması bizim için problem teşkil etmedi.

Kullanmış olduğum 14 inch Macbook Pro ekranında ne görüyorsam bu ekranda da onu görüyorum. Gerek renk gerekse çözünürlüğün getirmiş olduğu keskinlik anlamında.

Hobi düzeyinde ilgilendiğim fotoğrafçılıkta özellikle raw formatında çekmiş olduğum fotoğrafları düzenlerken bu özellikler işimi oldukça kolaylaştırıyor.

27 inch bir ekranda 5K çözünürlük başta oldukça gereksiz gelse de ihtiyaç anında tek bir ekranda iki ekran deneyimini görece küçük bu yüzey alanında giderebiliyor olmak oldukça keyifli. Üstelik bu çözünürlük işlemciyi yoracak endişelerim de boşa çıktı.

Peki bu ekranın olumsuz bir özelliği yok mu?

Elbette var. 2022 yılında tanıtılmasına rağmen 2021 yılında bünyesinde barındırmaya başladığı ProMotion teknolojisi, daha anlaşılabilir şekilde açıklayacak olursak 120 HZ tazeleme hızı özelliği bu ekranda yer almıyor. 60 HZ yenileme hızı ile geliyor. Doğrusu bu teknolojiye alıştığım günden beri bu özelliği barındırmayan Apple ürünlerini elime aldığımda güncelleştirme ala ala yavaşlamış bir cihazı kullandığım hissini yaşıyorum. Apple’ın kepçe ile alıp çay kaşığıyla vermesine çok güzel bir örnek.

Hoş, daha önce alıp iade etmek durumunda kaldığım ekranlar da 60 HZ idi. Sanıyorum ki burada yazılımsal bazı müdahaleler var ve bu ekranın 60 HZ deneyimi en azından iade ettiğimiz modellerden bir miktar daha iyi. Kullanımda 75-80 HZ gibi bir deneyim sunuyor.

Bir diğer eleştiri de belki çerçevelerine yönelik olabilir. Her ne kadar çerçevesiz tasarımın ekranı gerçek dünyadan ayırmada olumsuz etki uyandıran bir tasarım tercihi olduğunu savunan insanlar olsa da bu kalınlık bana bazen fazla geliyor. Renk ve çözünürlük anlamında bu kadar iddialı bir ekran satın aldığınız zaman çerçeve konusunda daha modern bir çizgi bekliyorsunuz.

Bir diğer eleştirim ise ekosisteme;

Birçok Apple ürünü oldukça kişisel tasarlanmış ürünler ancak eşyanın doğası gereği birden fazla kişinin kullanması gerektiği durumlar da oluyor. Örneğin bu ekranı satın aldıktan sonra üç farklı cihaza eşleşme özelliği sunan Logitech Klavye ve Mouse ürünlerini çeşitli sebeplerle iade ettik ve Apple’ın Touch ID özelliği barındıran klavyesi ve trackpad’ine geri dönüş yaptık. Klavyesi, eşleşen iCloud hesabının dışında bir bilgisayara kablo ile bağlanıp kullanılmak istendiğinde Touch ID özelliği çalışmıyor. Doğal olarak farklı iCloud hesaplarına sahip cihazlar arasında eşleştirme özelliği de ekosistemde henüz yer almıyor. Geçiş için masada bir kablo ekrana bağlı şekilde kalıyor ve bilgisayarı kim kullanacaksa önce klavyeye, sonra da trackpad’e kabloyu en azından tak çıkar yapması gerekiyor. Apple işte…


Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *