Tag: sergi

  • Arter, Dolapdere

    Arter, Dolapdere

    Öncesinde İstiklal Caddesi’nde yer alan Arter, 2019 yılının sonlarına doğru Dolapdere’deki yeni yerine taşındı. Eski yerinde ise Meşher hayatına devam ediyor.

    Şubat 2024 itibariyle giriş biletleri 100 TL ve sesli rehber, rehberli tur gibi opsiyonlar mevcut. Ayrıca üye kartları da tasarlanmış. Pazartesi günü kapalı, Perşembe günü 11.00 – 20.00 saatleri arasında ücretsiz. Geri kalan günlerde ise 11.00 – 19.00 saatleri arasında ücretli bir şekilde ziyaret edilebilir.

    Bir müze veya sergi alanı gezmeyi deneyim kabul eder ve bu deneyimi baştan sona düşünecek olursak ilk eksik olduğu noktayı gözlemlemiş oluruz. Ziyaretçiler için bir otopark çözümü düşünülmemiş. Sıradan bir yerde olsa “Bunda ne var?” denilebilir ancak sıradan bir yerde değil. Sadece arka sokağındaki tamponu, farı eksik otomobilleri görünce bile insan geriliyor. Toplu taşıma, shuttle vb. yöntemler daha tercih edilebilir. İstiklal tarafından yürüyerek de gelinebilir ancak rota oluştururken harita uygulamalarına birebir uyarsanız bir miktar canınız sıkılabilir ve güvende hissetmeyebilirsiniz.

    Arter’e girdiğinizde Dolapdere’nin ortasında bambaşka bir evrene geçiş yapıyorsunuz. Gerek mimari anlamda gerekse mekan planlaması anlamında ben pek bir kusur bulamadım. Hafta içi gündüz ziyaret ettiğim için kalabalık değildi ancak kalabalık günlerde özellikle bistro ve kitapçıda hareket etmek zor olabilir. Mimari anlamda yapılan tercihler ferah hissettirse de özellikle bu iki alanda geçiş imkânları çok sınırlı. Bu nedenle çanta ve paltoyu girişte yer alan kilitli dolaplara bırakmakta fayda var. Burada ek ücretlendirme olmaması ve hizmet için birisinin yer almaması oldukça pratik hissettiriyor. Bir başkasını beklemeksizin eşyalarınızı bırakıp sergileri gezmeye başlayabiliyorsunuz.

    Semtlerin ve kitlelerin dönüşümünü arzulayan, üç katlı binaları yıkarak onlarca katlı rezidanslar dikmek isteyen, mahalle kavramını yerlebir ederken tek amacı rant, daha fazla para kazanmak olan bir anlayışın hâkim sürdüğü coğrafyada bu gibi yerler sermayeye destek çıkıyor. Arter’in İstiklal’deki kalabalığı kaldırmadığı bir gerçek olsa da İstanbul Modern’in yaşadığı çıkmazı yaşamış, dönüşüm bahanesi ile bu vahşi canavara ortak olmuştur. Dolapdere bunun etkilerini zamanla daha acı bir şekilde görecektir. Dışarıdan gördüğümüz sermayelerin karşıtlığı, kapalı kapılar arkasında birbirlerine kahkahalar atıyor. Bunu zaten biliyorduk, ne bekliyorduk ki?

    Arter, en azından 2020’lerde bu bölgeye ait hissettirmiyor. Hiç şüphem yok ki civardaki dönüşümlerin ardından buranın yerlisi kabul edilecektir. Bu noktada ne söylesek boş.

    Kendi Gölgesinde ve Farz Et Ki Sen Yoksun isimli grup sergilere ek olarak Sarkis: Sonsuz kişisel sergisini ziyaret ettik. Ziyaret dördüncü kattan başlayarak aşağı doğru devam ediyor. Dört ve üçüncü katta yer alan Farz Et Ki Sen Yoksun sergisinde 400’e yakın sanatçının yapıtları yer alıyor. Bu yapıtlar Ömer Koç’un koleksiyonundan bir seçki. Buradaki bazı eserler oldukça rahatsız ediciydi.

    İkinci kata indiğinizde Sarkis: Sonsuz sergisi yer alıyor. Burası sosyal medya kullanıcılarının vakit geçirmekten keyif alacağı bir yer olacaktır.

    Giriş ve -1. katta yer alan Kendi Gölgesinde grup sergisinde ise 25 sanatçının yapıtları yer alıyor.

    Bazı galerilerin yanında yer alan ufak odalardan Dolapdere’nin karman çorman yapılaşmasını izlemek için cam alanlar bırakılmış. Doğrusu etkilendiğim, beni hüzne boğan asıl eser bu görüntüler oldu. Bu camlar bana hayvanat bahçesi ziyaret ediyormuşum gibi hissettirdi. İnanılmaz rahatsız ediciydi. İçeride bulunduğum sürece kendimden utandım.

  • 212 Photography İstanbul Sergileri

    212 Photography İstanbul Sergileri

    6-16 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen ve ziyaretlerin ücretsiz olduğu sergilerden aşağıdakileri ziyaret etme şansını yakaladım. Bu ziyaretler sırasında çektiğim bazı fotoğrafları topladım.

    Taksim Sanat – Bir Zamanlar İstabul, Faik Şenol

    Bomontiada – Aimee Hoving, Joseph-Philippe Bevillard, Kata Geibl, Lorenzo Vitturi, Tina Signesdottir Hult, Christto & Andrew

    Akaretler – Jonas Bendiksen, Enri Canaj, Felix R Cid, Magnum 75. Yıl Sergisi, Kayıttayız, Kayıp Manzaralar, Remix by Mixer, Create Next

    St. Benoit Kilisesi – Floral Düşler


    Taksim Sanat’ta yer alan Faik Şenol sergisi, doğup büyüdüğüm şehrin geçmişini bir kez daha görmüş olduğum için beni oldukça etkiledi. Her ne kadar metro çıkışında olsa da birkaç kişi dışında kimse olmadığı için rahatlıkla gezebildiğim bir sergi oldu. Bu sergiye ilk olarak tek gittim, sonrasında Beste ile bir kez daha gittik.

    Taksim Sanat

    Bomontiada’yı yağmurlu bir cumartesi günü gezdik. Bu nedenle bu sergi de oldukça boştu, eski Leica mağazası olan bölüm ve dördüncü kata konumlandırılmış bu sergide yukarıda ismini verdiğim altı farklı sanatçıya ait eserler yer alıyordu.

    Pazar günü ise önce Taksim Sanat’a gittik. Sonrasında İstiklal’i yürüyüp Galata’dan kendimizi aşağı saldık ve St. Benoit’daki Floral Düşler sergisine gittik.

    İstiklal Caddesi

    Kiliseyi daha önce görmediğim için sergiden çok kilise benim ilgimi çekti ve onu inceledim. Malum dijital çalışma nedeniyle inanılmaz kalabalık olan ve sosyal medyaya içerik üretmek isteyen kişiler nedeniyle çok fazla durmak istemediğim sergiden çıktık ve kendimizi Köşkeroğlu’nda bulduk. Katlı otoparkın yıkılması nedeniyle asıl yeri kapalıydı.

    Sonrasında Beşiktaş’a geçerek Akaretler’de yer alan sergileri gezdik. Benim burada ilgimi çeken ilk sergi tabii ki Magnum 75. Yıl Sergisi oldu. Aynı şekilde Kayıttayız da oldukça keyifliydi. Murat Abbas, Kanat Atkaya ve Burak Sülünbaz’ın plak koleksiyonlarından yola çıkan sergi müzik tarihinden kareler ve hikayeleri barındırıyordu. Enri Canaj’ın Avrupa’daki göçmen ve savaş mağdurları hakkındaki çalışmaları ise bir o kadar etkileyiciydi.

    Akaretler