Tag: art

  • Çubuklu Silolar, Beykoz

    Çubuklu Silolar, Beykoz

    Kuzenlerimle 121A’ya binip Paşabahçe’deki halamlara gittiğim çocukluk yıllarımda kıyısından geçtiğim ve gelip geçerken görmemize rağmen hiçbir fikrimin olmadığı silolar, biraz da 31 Mart Seçimleri öncesi açılmış olsun diye erkenden açıldı. Her ne kadar bazı noktalarda hâlâ şantiyede olduğunu düşünsem de büyük oranda tamamlanmış olduğu için çok rahatsız olmadım.

    10 Mart’ta açılan Çubuklu Silolar, dijital sanatlar müzesi, sahne, geniş bir kafe, çocuk parkı, kütüphane ve sanat merkezi barındırıyor. Uzun yıllar boyunca akaryakıt deposu olarak kullanılıp işlevi bittikten sonra kaderine terk edilmişti. 2019 yılında kurulan İBB Miras tarafından başlatılan çalışmalar sonucu kamu kullanımına açıldı ve açıkçası çok da güzel oldu.

    Biz o gün Anadolu Kavağı civarına da geçeceğimiz için araçla gittik ve girişte yer alan otoparkı kullandık. Yeni açıldığı için mi bilmiyorum ancak herhangi bir ücret de ödemedik. Yeni açılmış olsa da beklediğim kadar kalabalık değildi ancak yukarıda da belirttiğim gibi bazı noktalar henüz tamamlanmamıştı.

    Öncesinde siloların üstüne çıkarak eşsiz İstanbul manzarasını izledik. Şehrin yoran birçok faktörü olsa da dönüp şöyle bir bakınca hâlâ oldukça etkileyici hissettiriyor.

    Sonrasında açılış sergisi olan Ars Electronica’dan Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir? isimli sergiyi ziyaret ettik. Sergi 10 Haziran 2024 tarihine kadar ziyaret edilebiliyor.

    Kaynaklar:

    1 https://www.ekremimamoglu.com/gundem/cubuklu-silolari-aciyoruz/

    2 https://www.arkitera.com/haber/cubuklu-silolarin-donusumu-tamamlandi/

  • Günübirlik: Eskişehir

    Günübirlik: Eskişehir

    Sabah güneş doğmadan depoyu tamamen doldurduk, lastik basınçlarını kontrol ettik ve yola çıktık. Gelenekselleşen Kurtköy Opet molasının ardından yola devam ettik ve saat 10 gibi Eskişehir’e vardık. Beste bizim için güzel bir kahvaltıcı bulmuştu. Fazla oyalanmadan kahvaltımızı yaptık ve arkeoloji müzesinin yolunu tuttuk. Güneşli bir cumartesi günü olması nedeniyle her yer kalabalık olacak çekincesi vardı, arkeoloji müzesi dışında bu tahminimin tuttuğunu söyleyebiliriz.

    İlk durağımız Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi oldu. Buradaki yaklaşık bir saatlik bir turun ardından kendimizi OMM’de bulduk. OMM, bence oldukça büyüleyici görünüyor. Bulunduğu alanda ne fazla modern duruyor ne fazla geleneksel. Güzel harmanlanmış bir tasarım seçilmiş ve sırıtmamış diye düşünüyorum.

    OMM’de Erol Tabanca Koleksiyonu’ndan yapıtlar sergileniyor. 2024 Temmuz sonuna kadar sergilenecek olan İki Güneş Altında sergisinde Abidin Dino, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mübin Orhon gibi isimlerin eserleri yer alıyor. Hem bireysel ziyaretin çokluğu hem de grup hâlinde gelen turistler nedeniyle özellikle bazı alanlarda yürümek dâhi oldukça zordu.

    Contemporary İstanbul’dakine benzer bir ziyaretçi kitlesi olduğu için olsa gerek, müze içerisinde verimli bir tur izlemek bence bir miktar zor. Bir yerden sonra çıkmak istedim. Beğendiğim eserlerden hatıra kalması için fotoğraf çekerken önüme atlayan mı dersiniz, eser hakkında bilgi almak isterken enseme kadar sokulan mı dersiniz her çeşit insana denk gelmek mümkün.

    Güvenlik görevlilerinin sırt çantamı önüme almam konusunda gerektiğinden fazla hassas olduğunu düşünürken fazla hareketli bir genç grup, eserlerden birisini düşürdü. Üstelik bu taşkınlıklarının ardından turlarını gürültülü bir şekilde yapmaya devam ettiler.

    Ortada yer alan eser düştü. Yeniden asıldığındaki görüntüsü.

    Müzenin eleştirilebilecek tek özelliği çıkış için mağazadan geçmek zorunda bırakılmak ve bu çıkışın oldukça dar bir geçit olması nedeniyle rahat hareket edememek olsa gerek. Özellikle kalabalık bir günde mağazada sergilenen ürünlerden birisini kırıp dökmeden çıkabilmek gerçek bir başarı.

    OMM’den çıktıktan sonra Odunpazarı evlerinin olduğu bölgede biraz turladık ancak bu tür yerleşim yerleri benim ilgimi pek çekmiyor doğrusu. Genelde turistleri keriz yerine koyan işletmecilerle dolu ve çer çöp satılıyor gibi geliyor.

    Yemeğimizi yedikten sonra Emre’nin arkadaşlarının da eserlerinin yer aldığı sergi açılışına uğradık. Burada da biraz vakit geçirdikten sonra yola koyulduk ve saat 24 sularında eve girdik.

    the Key Art Gallery. Emre, Utku ve Beste

    Fotoğraflar Fujifilm X-Pro 3 ve Fujifilm X-S20 ile çekilmiştir.


    Bonus; Polaroid aldık ve ilk fotoğrafımız bu. Daha sonra incelemesini yazacağım.

    Polaroid Now+ Gen 2