Tag: f

  • Ricoh GR III

    Ricoh GR III

    Sattığım makineleri özlemek, pişman olmak ve yeniden almak gibi huylarım var. Bunların başında iki kere satın aldığım Olympus Pen F geliyordu ancak yerini Ricoh GR III’e kaptırdı. Bu küçük canavarla yolum üçüncü kez kesişti.

    Dijital fotoğraf makinelerine geçişim görece geç olsa da tıpkı filmli makineleri daha sık kullandığım dönemlerde olduğu gibi birçok farklı marka model kamerayı edinmek ve denemek istiyorum.

    Geçtiğimiz dönemlerde ilk defa full-frame makine aldım ve bir süre onu kullandım. Dinamik aralık konusunda sunduklarını tattıktan sonra APS-C veya m4/3 sensörlerin beni artık asla tatmin etmeyeceğini düşünsem de gözüme yine Ricoh kestirdim. Zira benim stilime en uygun makine sanırım bu. Gerek boyutları gerekse teknik özellikleri çoğunlukla beklentilerimi karşılıyor. Bu makineye dijital fotoğraf makinelerinin LC-A’sı diyorum. Küçük ancak boyundan büyük işler yapmaya oldukça müsait. LC-A demişken, LC-A ailesi hakkındaki yazı için buraya, USSR versiyonu hakkındaki inceleme için ise buraya tıklayın.

    Küçük boyutları ile pocket rocket olan Ricoh GR III, 35mm’de 28mm’e denk gelen 18.3mm f2.8 lense sahip. 23.5 x 15.6mm CMOS sensöre sahip makinenin ISO aralığı 100-102400. Küçücük gövdesine rağmen üç yönlü sensör sabitleme özelliğine sahip. Normal modda 0.1m – ∞, macro modunda ise 0.06m – 0.12m odak aralığına sahip.

    Tıpkı Olympus Pen F’te olduğu gibi önyüklü gelen siyah beyaz filtreleri oldukça iş görüyor. Nadiren sonuçlara dokunuyorum. Standart, Vivid, Monotone, Soft/Hard Monotone, Hi-Contrast B&W, Positive Film, Negative Film, Bleach Bypass, Retro, Cross Processing, HDR Tone film simülasyonları mevcut. Ayrıca iki tane de Custom seçeneğe yer verilmiş.

    Sabit 3 inch TFT dokunmatik ekranın oranı 3:2. Type C kablo ile şarj olabiliyor ve bir tam dolu pil ile yaklaşık 200 fotoğraf çekme imkanı sunuyor. Pil ve hafıza kartları ile birlikte yaklaşık 260 gram olan makine, küçük ceplere bile sığabildiği için her an her yere taşınabilir bir canavara dönüşüyor. Bu da makineyi tercih etmemdeki en büyük sebeplerden birisi.

    Biri önde, biri ise ekranın hemen sağ üst köşesinde iki teker bulunuyor. FN, Menu ve Display tuşlarının yanı sıra önizleme için Play tuşu ve dört yönlü kontrolcüye sahip.

    Sony A7, sunduğu tüm teknik özelliklere rağmen doğası gereği oldukça kaba bir tasarıma sahip. Üstelik fotoğraf çekerken çıkan ses, gizli çekim yapma imkanını ortadan kaldırıyor. Kaba görüntüsü ise fotoğrafa konu olan insan veya hayvanı ürkütebiliyor. Bu da çoğunlukla kaçak göçek fotoğraf çekmemi engelliyordu. Elbette aynı anda hem aydınlık hem de karanlık noktalarda sunduğu sonuçların mükemmelliğini Ricoh ile karşılaştırmayacağım fakat şu aşamada ana kameram olabilecek bir makine değil.

    Ricoh’un sevdiğim bir diğer yanı ise makinenin görüntü itibariyle yeterince profesyonel görünmemesi nedeniyle full-frame makinelerin alınmadığı birçok yere götürülebilme imkanı sunması. Örneğin full-frame makine ile bir konsere girememe ihtimaliniz çok yüksek.

    Şimdilik makineyi JJC üretimi parmak desteği ve Ricoh üretimi deri çanta ile destekleyeceğim. Parmak desteği tutmayı kolaylaştırıyor. İlerleyen zamanlarda ise Ricoh’un da önerdiği ve boyutu neredeyse makine kadar olan Pentax AF201FG flaşı almayı planlıyorum. Belki yanına 28mm’yi 21mm’e dönüştürmeyi sağlayan lensi de alırım.

    Ricoh ile çektiğim bazı fotoğrafları aşağıya bırakıyorum.

    Makine hakkında daha fazla teknik bilgi almak ve GR IIIx ile karşılaştırmasını incelemek için tıklayın.

  • Olympus Pen F

    Olympus Pen F

    On yılı aşkın süredir filmli fotoğraf makineler kullanıyorum. Gerek 35mm gerekse 120mm makinelerde hatrı sayılır marka modeli deneme şansına eriştim. Bazılarına bizzat sahip oldum. Teknik özelliklerin önemini göz ardı edemem ancak benim için bir ürün duygusal anlamda da bir şeyler hissettirmeli. Araba, fotoğraf makinesi, kulaklık ya da herhangi bir teknolojik alet: Dünyanın en iyi teknik özelliklerine sahip olabilir fakat bu tek başına asla yeterli değil.

    Olympus Pen F ile yolumun kesişmesi de bu tutku nedeniyle gerçekleşti. Dijital makine satın alma kararının ardından uzun bir araştırma sürecine girdim. Özellikle kendi çekim tarzıma en yakın modeller aynasız fotoğraf makineleriydi. Zira küçükler, taşınabilirler ve hafifler. Her an yanımda olmalı, çekmek istediğim hiçbir anı kaçırmamalıydım.

    Sony A serisi, Fujifilm X100F, Panasonic LX100 II… Birçok modeli araştırdım, aynı satıcıya defalarca gidip inceledim. Uzun uzun her köşesini kurcaladım; menülerini, teknik özelliklerini, tutuş hissini… Eleye eleye X100F ile Pen F arasında kaldım. X100F’in artısı sensörü, diyafram ve enstantane tekerlerinin filmli makinelerdeki gibi tasarlanmış olmasıydı diye düşünüyordum başlarda. Analog hisler yabancılık çekmeme neden olmayacak, daha hızlı adaptasyon sağlayacaktım fakat makinenin üretim kalitesi tam anlamıyla tatmin etmedi beni. Üstelik sabit lensli bir makine uzun vadeli kullanım senaryosu sunmuyordu. Her ne kadar vizörü ve kullanım kolaylığı alınabilir kılsa da. En son Pen F’te karar kıldım. Zira teknik özellikler olarak doyurucu bir makineydi ancak dahası vardı, Pen ruhunu çok iyi yansıtıyordu.

    Gövdenin kutusu

    Aynı fiyat skalasına Sony A7 II (ki kendisi full frame) alabilecekken neden micro four thirds bir sistem satın aldım? Belli konularda eksiklerini bile bile bir makineyi satın alma kararı verdiren şey işte bu: Tutku. Micro Four Thirds sensör, auto focus konusunda Sony A serisi kadar iyi olmaması gibi gibi birçok negatif yönü var. Ancak tasarım, üretim kalitesi, kullanım kolaylığı, Jpeg çıktılarındaki renk skalası gibi sayamayacağım birçok özellik diğerlerinden daha iyiydi.

    Kaynak: https://www.kamerabild.se/nyheter/prylar/olympus-pen-f-prestandakamera-i-retrostil

    Pen ruhunu devam ettiren kompakt tasarım… Arzu nesnesi hâline gelebilen şeyleri seviyorum. Fujifilm X100F’te bir artı olduğunu düşündüğüm şey aslında kuru bir romantizm imiş. Zira dijital bir makinede çok daha verimli fonksiyonlar kullanılabilecekken diyafram ve enstantane değerlerini filmli makinelerdeki gibi tekere bırakmak verimli değil. Onun yerine dijital fotoğraf makinelerinin çoğunda yer alan P, A, S ve M modu yer alıyor. Poz telafisi tekeri ve video başlatma/durdurma düğmesine ek olarak moda göre ayar atanabilen iki farklı teker daha mevcut. Üstelik nostaljik göndermeler burada da devam ediyor. Deklanşör kablosu girişi mevcut ve sadece görüntüden ibaret değil, kullanılabiliyor.

    Kaynak: https://www.kamerabild.se/nyheter/prylar/olympus-pen-f-prestandakamera-i-retrostil

    Çok güzel bir vizöre sahip. 1 milyondan fazla noktaya sahip dokunmatik ekranı birçok yöne dönebiliyor. Makine video odaklı olmadığı için vlog kamerası olmaya müsait olduğunu düşünmüyorum ancak tripod kurup kendinizi çekmeniz mümkün. Kişiselleştirilebilir iki adet fn düğmesi mevcut. Evrensel tripod yuvasına, bir hafıza kartı girişine ve mini hdmi çıkışı yer alıyor.

    Gövde içerisindeki beş eksenli görüntü sabitleme, 20.3 mp sensör, manuel focus’ta saniyede 10 kare çekim, dahili wi-fi makinenin diğer teknik özellikleri.

    Makinenin en büyük artısı Jpeg çıktılarındaki başarısı. Salt fotoğrafçılıkla ilgileniyor, edit kısmı ile fazla vakit kaybetmeden fotoğraf paylaşmak ya da çıktı almak istiyorsanız doğru bir tercih olabilir. Özellikle siyah beyaz çıktıları o kadar güzel ki…

    Kaynak: https://www.mirrorlessons.com/2016/04/22/olympus-pen-f-monochrome-color-profiles/

    Makinenin önünde yer alan çark ile farklı modlara geçebilirsiniz. CRT, ART, COLOR ve MONO. Pozlama eğrisine müdahale ederek harika sonuçlar alabileceğiniz bu modlardan en sevdiğim mono. Doğrudan kamera üzerinden bunları yapabilmek harika.

    Çevremde birçok kişiye tavsiye ettim, bazılarına ise aldırdım. Hatta öyle sevdim ki, yükseltme amacıyla sattıktan sonra bir kere daha satın aldım. Farklı lenslerine sahip oldum, birçok aksesuarını edindim ve hiç yanımdan ayırmadım. Bu kameranın her şeyden öte bir tarzı var. Onu ne kadar özlediğimi tarif dahi edemem.

    Bu makine ile çekmiş olduğum fotoğraflardan bazılarını aşağıya bırakıyorum. Daha fazlasını görüntülemek için dijital sayfasını ziyaret edebilirsiniz.